Haziran ikinci yarısı Bodrum tatilinde bir günü oradaki üreticilere ayırdık. Önce VinBodrum ziyaret ve sohbeti, sonra Mehmetcan Temel ile beraber Garova, sonra biz oradan Mor Salkım bağlarına geçtik. Bağları çok güzel. Bir kafe ve satış noktası yapmışlar, ağaçların altında oturup dinlenmek için çok güzel bir yer.
Fakat şarap konusu sıkıntılı. Tadım yaptırıyorlar ama "sadece Rose ve kırmızı" diyorlar. Peki dedik. İki Rose bir kırmızı mı olsun diye sordular. Biz hayır bir Rose iki kırmızı olsun dedik. Bu sorudan bile oraya gidenlerin profilini kestirmek mümkün.
Sonra Rose değil Blush getirdiler, çok da bilgi vermeden bardağa doldurup gittiler. Şişenin resmini bile çekemedik. Fena değil, Sobran Alaşehir rozeye çok benziyor, adı Vivace, Syrah ile yapmışlar. Açık somon rengi, floral aromalar, pamuk şekeri, kısa bitişli.
İkinci şarap olarak Cantabile serisi Merlot 2019 geldi. Bu arada bir de A4 sayfaya print edilmiş Tadım Notları geldi. Tim Chapman diye birisinin notlarıymış. Bir yerde şefmiş galiba. Tadım notu değil, roman yazmış mübarek, hem de aşk romanı. Okuyunca neymiş bu şaraplar dedirtiyor. Şarabı tadana kadar...
Merlot koklayınca hayatımda hiç koklamadığım kadar yoğun karabiber ve baharat kokuları geliyor önce. İyice çalkalayıp koklamaya devam edince kapya biber hatta biber salçası kokusu alıyorsunuz. Bu kokular o kadar baskın ki başka kokuları almanıza imkan yok. Şarabı yudumlayınca da bu baskınlık devam ediyor. İçemedik ve bıraktık.
Üçüncü olarak bir Kupaj geldi. Yine Cantabile serisi, Syrah, Merlot, Cabernet Sauvignon kupajı, 2019. Burunda Zeytin yaprağı/zeytinyağı aromaları en önde. Damakta zayıf, şeker hissettiriyor. Asidite iyi ama düz bir şarap
Bu arada Merlot konusunda fikrimizi sordular. Aynen söyledik. Bunun üzerine aynı şarabın 2018 olanını getirdiler. Onda da benzer bir durum, zorladık içmek için ama hayır onu da yarım bıraktık.
Servis eden kadın normalde ben servis etmiyorum, garsonumuz bugün izinli o yüzden bilemiyorum, belki bunlar çok uzun süre açık beklemiştir dedi. (Özür kabahatten de büyük)
Sonra ödeme ve zeytinyağı almak için kasaya geçince çok sayıda yaklaşık 15 şişe kadar şarabın ağızları açık (sadece mini huni gibi borularıyla) dolapta beklediğini gördük... Yani açtıkları şarapların ağızlarını kapatmadan bekletiyorlar!!! Ve elbette sirkülasyon çok düşük olduğu için de eminim ki bazı şaraplar orada açık olarak uzun zamandır bekliyor..
Mehmetcan zeytinyağları iyi deyince bir adet de 0.5 litre zeytinyağı aldık. 100 lira. Tadım ücreti ise standart tadım kadehleriyle ve 50 lira. Yanında iki çeşit peynir ve biraz da zeytin ile
Komik olan şu ki, menüde zeytinyağı ve ekmek 20 lira. Yahu madem iyi zeytinyağı yapıyorsun, koy tadımlık herkes tatsın ve görüp satın alsın.
Özetle şarapçı olarak da işletmeci olarak da sınıfta kaldılar. Daha önce tadım yapmış ya da şarap almış olanların negatif yorumlarını biliyorduk. Ama kendimiz de test edip onayladık. Büyük yatırım, 105 dönüme yayılan çok güzel bağlar, ama sonuç bu. Üstelik bağların yanından geçerken tüm asmaların ilaçlanmış olduğunu gördük. Komşu bağ Karnas da bundan ciddi biçimde şikayetçiymiş, rüzgarla ilaç onlara da bulaşma yapıyormuş...
Ayrılırken de "Cumartesileri canlı müzik de var" dediler. Üzerine tüy dikti 😂😂😂