Şarap ve Romantizm

Şarap ve Romantizm ve Don ve Maliyetler 

ve Tatlı Muhabbetler

Şaraptan daha romantik bir içecek söyleyebilir misiniz bana? Şık bir restoran, mumu ışığı (veya lümenler kitlenin yaş ortalamasına göre ayarlanmış hoş ve loş ambiyans ışığı) canlı müzik, olmadı Ben Webster veya Scott Hamilton, insan mırıltıları, çatal kaşık sesleri…ve elbette şarap, tabi ki şarap, hatta kırmızı şarap…Ne yani ayran mı olacadı? Veya tekila? Tekila mesela seksin müjdecisidir, ön sevişmenin ön sevişmesi gibi (20lerindeysen ve ayakta kalabiliyorsan, bu konuda daha fazla bilgi için bkz. Too Drunk To Fuck, Dead Kennedys) Yani klişenin dibidir ama böyledir, kırmızı şarap ve romantizm aynı üretici büstünün iki yüzü gibidir… Şimdi şarap ve romantizm konusunda baya ciltler döşenebilir insan, hem şarap müptezeli hem romantik bir insan olarak ben yaparım en azından, tamam yeter kendinden bahsettiğin aga sadede gel…

Bir de bağlar, üzümler, Toskana, hasat, fıçı, mahzen, üzüm ezme baldır bacak gibi şarap romantizm katmanları var ki onların da ayrı bir erotik yükü, momentumu var, lakin keskin görsellik ve fotoğrafik çarpıcılık söz konusu olduğunda pek az şey, gece vakti henüz tomurcuklanan üzümleri dondan korumak için yakılan kandillerle aydınlanmış bir bağ görüntüsüyle yarışabilir. İçinde her şey var, gece, ışık, büyüleyici görüntü, dram, gerilim, bekleyiş, damla damla ter, uçan milyonlar…var oğlu var.

Bu sene de neredeyse tüm Batı Avrupa’da benzer bir don durum yaşandı, hala devam ediyor aslında. Nisan zaten kabus gibi geçer bu bölgelerdeki bir kısım Fransız üretici açısından, Loire, Bordeaux, Chablis…fakat bu sene Languedoc’a kadar indi bu don denen bela. Üzücü elbette, onca emek, onca yatırım, beklenti bir anda buz kesebilir, yıllık geçiminiz ve şarap ve hayaller…Şarabın özsel olarak bir ‘tarım ürünü’ olduğunu hatırlatan, doğanın meydan okuması bu adeta. Şarapların kalitesi, yılı değerlendirilirken de don dikkate alınan unsurlardan biridir bu arada.

Şimdi büyük şarap eleştirmenlerimizden biri bu don olayını konu etti kendi sayfasında ve her zamanki renkli ve etkileyici üslubuyla olayı şarap üretmenin zorluklarına, tehlikelerine, emeğe, maliyetlere getirdi.

Altta da namlı bir üreticimiz kendi acı tecrübelerini paylaşarak bu işin ne denli maliyetli olduğunu, nasıl kayıplar yaşadığını yazdı yorumlarda. Milyonlara varan kayıplar olmuş, duyunca gözlerim yaşarmadı değil, üzüldüm…

Pekala, I feel for you guys, fakat şunu da sormak geçmiyor mu içinizden bunları okuyunca; Türkiye’de bağlarda don olayı ne kadar yaygın, hangi yıl don olmuş ve hangi bölgelerde? Bunun yol açtığı genel ziyan ne, nasıl bir maliyet artışına / zarara yol açıyor? Fransa, Almanya, İngiltere’deki üreticiler dondan daha mı az etkileniyor? Onların

Ama bir saniye, dondan gömlekten önce, sen bir şaraphane kurmanın maliyetini biliyor musun diyeceksiniz? Çok az fikrim var ama milyon dolarlarla ifade edilebileceğini tahmin ediyorum, çift basamaklı rakamlardan hatta, çapına göre. Bu büyük bir yatırım ve üretimin ve para geri dönüşün başlaması 10 yılı buluyor. İşte orada dur, o rakamlar telaffuz edilince akan donlar duruyor..veya durmuyor, kadın adam o kadar para yatırmış sen ne diyorsun cehil…

Fakat kimse kimseye zorla şaraphane veya herhangi bir işletme kurdurtmuyor agalar, bu bir tercih ve girerken riskler mutlaka hesaplanıyor, göze alınıyordur. Tamam ülkenin durumu, döviz manzarası ortada, yularını koparmış kurbanlık dana gibi mübarek, nereye gideceği, kime gireceği belli olmuyor, kasap da deli olunca işler iyice sarpa sarıyor…Fakat döviz, vergiler, işçilik, danışmanlık, üzüm fiyatları, fıçı fiyatları, (çelik tank tercih edenleri tenzih ediyoruz) don vs vs her şeyi alt alta yazınca ve şarap fiyat artışlarını da hesaplayınca ortaya nasıl bir manzara çıkar sizce? Zarar mı yazıyordur, amme hizmet mi bu yapılan? Zarar edeceğini bile bile sürdürülen bir işe ne denir, kim ne kadar süreyle yapar? Bilmiyoruz, net bir cevabımız yok çünkü üstte saydığım kalemleri hesaplayamıyoruz, sadece fiyat artışlarını ve yakınmaları görüyoruz.

Ve diyor ki sağ omuzumuzdaki, sakın ola ki bu muhabbetler, Türk astronotlardan önce uzaya çıkan baazı Türk şarap fiyatlarını ‘anlamlı’ ve makul kılmak için olmasın?

Hiç kimseni emeğini, bilgisini, gayretini küçümsemiyorum, şarap üretmek zor, iyi şarap üretmek on kat zor iş, bunun zor bir ekonomisinin olduğu da muhakkak fakat tüketiciler olarak bu işin ne denli zor, maliyetli, belalı, çileli, alengirli, yanar dönerli bir iş olduğunu dinlemek, romantik kelamlarla efsunlanmak ve neticede giderek daha fazla para ödemek zorunda mıyız yerli şaraba? Artışın kaynağını tam olarak bilmeden.

Fiyat performans olayına hiç girmeyeceğim, o bambaşka gri bir sayfayı aralıyor zira.

Daha çok şey yazılabilir fakat burada noktalayacağım, ama buyurun konuşalım, tartışalım.

Süper enteresan ve nüktedan bir arkadaşımız olan Ersin İmer’in bir programda ‘donsuz geceler’ dilerim dediği rivayet edilir, eskiden çok geyiği yapılırdı. Ben de tüm şarap üretici ve tüketicilerimize donsuz geceler dilemek istiyorum, iki kadeh iyi kırmızı şaraptan sonra zaten don mon hak getire…

Verdicchio