Epeydir planladığım ama sürekli ertelediğim Bodrum Şarap üreticileri konusunda, geçen sene 30 Ağustos nedeniyle yaptığımız gezide güzel izlenimler edindik.
Gezi 2 bölümdü, ilki İzmir, arkadaşlarımızla buluşup (Mine Akça ve Hatice Bozdağ) İzmir'de Nif, İsabey ve LA Organik bağlarına gittik. Nif ve LA zaten artık epey gittiğim yerler biliyorsunuz.
Nif her zamanki gibi. İlgili ve güler yüzlü personel, hemen bilgiler veriliyor, tadım yaptırılıyor, her şarabın özelliği tek tek anlatılıyor. Satın alma baskısı yok kesinlikle. Zaten şarapları çok güzel, makul indirimleri de var alıyoruz. Ayrıca kısıtlı ama harika bir menüleri de olan minik restoranları da var.
İsabey hep düşünüp denk getiremediğimiz, İzmir Menderes'de yer alan Sevilen şaraplarının vitrini aslında. Gayet güzel, bağların içinde, çok güzel peyzajı olan bir yer. İki çeşit şarabı ücretsiz tadım yaptırıyorlar, ama diğer şaraplardan da seçerek ücretli olarak tadabiliyorsunuz. Personelin ilgisi iyi ve profesyonel ama Nif gibi samimiyet hissetmiyorsunuz. Şarapların fiyatları üzerlerinde yazılı ve indirimli değil. Restoranları da var ama biz yiyerek geldiğimiz için denemedik.
Aynı gün içinde LA Organik Bağlarına geçtik. Oraya da birkaç kez gittik daha önce. Şaraplarını seviyoruz, tesis muhteşem. Ancak, bu "Bağda Düğün" meselesi giderek sorun olmaya başladı. Zaten 30 Ağustos tatili, üzerine bağ bozumu etkinliği aynı güne bir de düğün denk gelince işletme darmadağın olmuş durumda. Detay vermeyeceğim ama maalesef hem Barbare hem de LA kapılarına "Bağ Düğün Evi" yazsınlar, biz de şarapsever olarak uğramayalim artık oralara.
Ancak Bodrum'a geçince ve oradaki üreticiler tanışınca keyfim tekrar yerine geldi. Bodrum'da bildiğimiz 4 üretici var zaten. Bunlardan sevgili Erhan Yürüt'ün markası Vinbodrum zaten ilk üretici ve daha önce ziyaret etmiş ve tadım yapmıştık. Bu kez de Garova ve Karnas Bağları rotamizdaydi. Akşam önce Garova'ya gittik. Saat 18 gibi olduğu için telefon ettik, bekliyoruz dedi sahibi Murat bey. Bağların içinde şirin bir şaraphane burası. Aynı zamanda da evleri. Hoş bir balkon var bağlara karşı. Aslında küçük bir bağ, 20 dönüm civarı. Zinfandel, Öküzgözü, Shiraz ve biraz Petit Verdot yetiştiriyor. Ama bazı üzümleri sofralık, bu nedenle hem Bodrum hem de Denizli'den de bir miktar üzüm alıyormuş. Kapasitesi ise yıllık 9 bin şişe sadece. Çok da artırmayı düşünmüyor. Satışın da çok önemli bir bölümünü bağa gelen müşterilerine yapıyor, bir kısmını siparişle yolluyor çok az da birkaç restoran ve otele veriyor. Biz Öküzgözü Rose, Öküzgözü Zinfandel ve Shiraz Petit Verdot şaraplarını tattık. Hepsi de 2017 rekolte olan şarapları çok güzel. Ender olarak Rose severiz, bunu da sevdik. Eve de aldık üstelik.
Diğer iki şarap da çok güzel ama özellikle Shiraz Petit Verdot çok başarılı. Sahibi Mehmet bey çok ilgili ve tekerlekli sandalyesiyle hem bizim masamızla hem diğer misafirleriyle sürekli ilgilendi. Şarap fiyatları 50-65 lira arası.
Karnas Bağları da yine o bölgede olduğu için ve saat 8 olduğu için kararsız kaldık ama Mehmet bey hemen telefon edip bilgi verdi ve sağolsun Sevla hanım da buyursunlar dedi.
Karnas Bağları hiç beklemediğimiz şekilde şaşırttı bizi. Müthiş bir yer yapmışlar. Çok güzel bir mahzen ve tadım alanları, harika bir havuzbaşı, geç kalmamıza rağmen gün batımının muhteşem seyredileceği belli olan bir yer. Sevla hanım mahzeni gezdirip bilgi verirken eşi Haluk bey de diğer misafirleri yolcu ediyordu. Sonra Haluk bey de katıldı ve harika bir sohbet başladı. Karı koca inşaat mühendisi, inşaat işleri yapmışlar ama artık zevk alacakları bir şeyi yapmaları gerektiğini düşünüp 165 dönüm bağ oluşturmuşlar. Ayrıca zeytinlikleri de var ve yağ da yapıyorlar, reçel vb gibi başka ürünler de. Müthiş hoş sohbet insanlar. Bir taraftan tadım yapıp bir taraftan da karşılıklı hikayelerimizi paylaştık. Burada da çok beğendiğimiz bir Zinfandel Rose denedik. Yine ayrica mono Zinfandel ve Shiraz denedik ve ikinci kez bir Shiraz'ı çok beğendik. Bodrum'a gidenler fırsat bulduklarında mutlaka denemeli bu şarapları. Sohbet o kadar uzadı ki artık çok yakınlarındaki Mor Salkım bağlarına gidecek vakit kalmadı. Onu da gelecek sefere bıraktık.
in Ertan Atay